Beynimizin en temel görevi bizi hayatta tutmaktır; bu da korumak ve üremeyi gerektiyor.
Mağarada kalan kadın beyni daha çok koruma ve empati kurma yeteneği gelişirken, erkek ise avlanma ve üreme üzere olan bir beyin yapısına sahip.
Bir erkek günde 50 defa cinsellik hakkında düşünürken, kadın beyni ise 1 veya 2 defa…
Beynimiz bizi korumak için değişikliklerden hoşlanmaz; belirsizliği en aza indirger. Dolayısıyla geçmişe bağlılık; ‘Nostalji/Gelenekler’ ön plandadır. Bilgi ve deneyimdenden başka bir şeyi yoktur. Bunların da kaynağı geçmiştir, sınırlı ve kısıtlıdır. Hangi bilinç olmak gerekir ki yaratıcılığın sonsuz olasılıkları tezahür etsin?
Zihnimiz bir çok teknoloji ve rahatlık sağlarken, bizim onu psikolojik anlamda kullanıp ‘kendimiz’ zannetmemiz, birçok bilincalti tercih faktörlerini ortaya koyuyor. Sorduğunuz zaman mantıklı bahane üretme makinası haline gelen ‘Prefrontal Korteks’, rasyonel cevaplar veriyor.
Bilinçaltı listesinin başında, özellikle erkekler için ‘Cinsellik’ var. Bu toplum bilincinden de etkilendiği için sıralamalar ülkeler bazında değişim gösterebiliyor.
İnsanları korkutarak satılan ürünler, yapılan politikaları algılarsanız, ‘Korunma/Güvenlik’ üst sıralarda yeralan bir konu. Bu durum, hem bu dünya, hem de öbür dünya için geçerli.
Kendi işlerinizde bu bilgileri insanların faydasına kullanmanın etik yollarını bulabilir misiniz?
Kim olduğumuzu algılayarak, beynin sadece bize hizmet etmesi gereken bir organ olduğunu özümseyip, özümümüz değerlerini ortaya çıkarmaktabilir miyiz?