Kabile liderliğinin temellerinden biri şöyledir; insanlık yüzyıllar boyunca hayatta kalabilmek için kabileler halinde yaşamış ve bu kabile sistemi bugünün modern organizasyonlarıdır… Eski kabileler, insanların tek bir aile gibi yaşadığı ortamlardır. Dolayısıyla, iyi ebeveyn rolleri, iyi liderlik özellikleri ile paralellik gösterir.
Öte yandan, sistemler her zaman denge ararlar. Eskilerin çok katı aile kurallarından ve kıtlık bilincinden bunalan çocuklar, bugün ebeveyn olmuşlar, teknolojik araçları da arkalarına alarak çocuklara müthiş bir bolluk ve imkanlar ile yetiştiriyorlar. Tüm çocuklar çok özel… Hepsine her istediğini yapabileceği ve sahip olabileceği söyleniyor. Tüm bunlarda haklılık payı olsa da, belli bir anlayış ve farkındalık oturmadan bu bilgiler çocukları bambaşka bir aleme sürüklüyor… Anında takdir edilmeyi bekleyen, her istediklerinin her an olmasını bekleyen ve sonuçta yaşadıkları hayal kırıklığı ile ortaya çıkan özgüven eksikliği…
Teknoloji ile İnternet’in de gelişi ile bu şekilde yetişen nesil için hem kaçış olabilecek, hem de mevcut durumu körükleyecek bir ortam oluşturuyor. Bu ortamın ismi ise Sosyal Medya!
Özgüven eksikliği sonucunda oluşan stres ile baş etmeyi bilmeyen bu çocukların, gerçekten derin ilişkilerin oluştuğu derin ilişkiler ile tanışma imkanları gün geçtikçe azalıyor… Sosyal olmak, bir gruba ait olmak, zihin için hayatta kalma meselesi olduğu için, bu ihtiyacın yerine sanal ilişkileri koymak zihin için bir çözüm… Geçici de olsa…
Sosyal medya üzerinden tanıdık, tanımadık bir kişiden bir etkileşim beyinde dopamin hormonunun salgılanmasını sağlıyor… Bu hormon bizi iyi ve güvende hissettirirken, aslında gerçek bir ilişki kurmadığımızı fark edemiyoruz. Kabile tarihini incelediğimizde ise bir kabilenin maksimum insan sayısının yaklaşık 125 kişi olduğunu görüyoruz… Bugün ise sosyal medya üzerinde ortalama arkadaş sayımız binleri buldu. Ne diyeceğinizin, nasıl görüneceğinizin belli olduğu, adına “paylaşmak” denilen sahte ve anında bir ilişki ile stres karşısında korunuyoruz…
Başka alışkanlıklar da dopamin hormonu salgılamamıza sebep oluyor; kumar ve alkol gibi!.. Bu bağımlılıklar ile sosyal medya bağımlılığı birbirine paralel özellikler gösteriyor… Asıl sorun şu: Bağımlı olduğumuzu nasıl anlayacağız? Kimse bunu kendine konduramıyor… Eğer biriyle buluştuğunuzda devamlı cep telefonunuzu kontrol ediyorsanız, orada olmayan biri ile devamlı mesajlaşıyorsanız, her gittiğiniz yerde fotoğraf çektirip paylaşıyor, her yenilen yemeği yayınlıyorsanız, en azından kendinizi gözlemlemenizi tavsiye ederiz…
Diğer bilindik bağımlılıklar gibi, bir süre sonra dengemiz iyice bozulabilir ve sonumuz tatminsiz ve mutsuz bir hayat olabilir.
Çözüm ise eskilerin kabile sistemlerinin, hem ailede, hem de kurumlarda hayat geçirilmesi; sağlıklı ilişkilerin önemli olduğu ve ebeveyn rollerinin doğru uygulandığı bir ortam, çocuklarımızın özgüven sağlaması ve herhangi bir bağımlılık geliştirmemesini sağlar. Aynı zamanda beklenti içinde olmaktansa, sosyal olma yeteneklerini geliştirerek kendisini keşfetmeye başlayabilir…
İlgiyle okudum
Teşekkürler.