Çocukken dik cam şişedeki ketçapları hatırlıyorsanız, muhtemelen 60’lı veya 70’li yıllarda doğmuş olmalısınız. O dönemde ketçap koymak ustalık ve sabır gerektiren bir işti. Fazla acele ederseniz asla gelmez veya yanlış bir anda şişeye arkadan vurursanız fazla dökülür! Bazen de hiç istemek de bir bıçak veya çatalın arkasını kullanıp ketçaba ulaşmaya çalışırdık.

Tarihte bu durumu avantaja çevirmeye çalışan Dünyaca ünlü markalar olmuş. Bunlardan biri Heinz. Zihinde beklentiyi yönetmeyi hesap ederek, “Değerli şeyler beklemeye değerdir” konulu bir reklam yapıyorlar. Ancak bu kampanya bir parça işe yarasa da asıl problemi çözmediğinden başarısız oluyor. Hem bilinçli olarak hem de bilinçaltından en verimli ve en kolay kullanımı arzularız.
Problem nasıl çözüldü? Büyük Pazar araştırmaları yapılmadı. Tüketiciler söyleyebilir ancak çoğu zaman çözümü bilmezler. Tamamen bambaşka bir şekör olan şampuan sektörü, benzer bir problemi tek duran kutularla çözmüştü. Aynı çözüm ketçap için de işe yaradı. İlke defa Heinz ters duran şişeleri kullanarak Pazar payını kısa süre katladı.

Ters duran şişeler kullanıcıya yeni bir deneyim sunuyordu.
- Hızlı ve kolay kullanım
- Daha fazla tüketim
- Desen yapmak gibi oyunsal bir fırsat
İnovasyon bazen paketleme veya kullanım şeklinde yapılacak ufak bir değişimde yatıyor olabilir. Farklı şektörler bize ilham kaynağı verebilir. Kolaylık ve basitlik kullanıcı deneyiminin kalitesi artırır. Satış öncesi, satış, kullanım ve satış sonrası deneyimin bir parçasıdır. Her adım ürünle entegredir. İnovasyon bazen çok basit ve yakınımızda olabilir…
Kaynak: Roger Dooley NeuroscienceMarketing